22 Mart 2016 Salı

Baloncuklu Hikaye





Soluğu bakkalda aldı. Dolapta üçüncü rafta bulunan gazoza uzandı. Minicik elleriyle sıkı aralıklarla dizilmiş gazozlardan bir tanesini seçti. Gazozu alırken yandaki diğer gazoz şişelerine çarptırdı onu. Şıngırtt! Dolaptan çıkar çıkmaz gazoz şişesi terledi. Ufak çocuğun elleri serinledi. Bakkal amcanın önüne koydu gazozu. Fiyatı 50 kuruştu. Minicik elleriyle bozuk parayı bakkalın masasına bıraktı. Tıkırtt! ‘’ Açayım mı evlat’’ dedi bakkal amca. “Aç tabii ki” dedi. Gülümsemeyi ihmal etmedi. Bakkal amca açacağı cam şişenin tepesine yerleştirdi. Ve mutluluk beyaz dumanlar saçarak açıldı. Tısstt! Büyük bir hayranlıkla şişenin uç kısmına tırmanan baloncukları seyretti. Masadan gazozu kaptığı gibi dikiverdi. Bir yudum, bir yudum ve bir yudum daha... Ink, ınk, ınk! Ahhhh! “ Ha bakkal amca! Kapağı bana verir misin?” dedi. Bakkal amca “tabii ki evlat, işte al bakalım” dedi. Gülümsemeyi ihmal etmedi. Yolda giderken gazozundan yudumlar almayı ihmal etmedi. Bu arada kapak cebindeydi.
            Koşarak mahalleye geldi. Son bir yudum gazozu kalmıştı. İçti. Baloncuklar ağzında patlıyordu. Tek tek hepsini saymak istedi. Belki de gökyüzündeki yıldızlardan daha çoktu bunlar. Ya da yazın ailesiyle gittiği plajın kumsalındaki kumlardan daha çok... Kim bilir belki de  yeryüzündeki bütün ağaçların yapraklarından daha çoktu bu baloncuklar. Ya da ekmek kırıntısı yedirdiği karıncaların hepsinden daha çok... Çoktu işte. Saymaya gerek yoktu. Saymayı sevmezdi. Gözlerini kapadığında derinden hissetmeyi severdi. Bunu bir de çikolatasını damağına bastırıp emerken yapardı. Gözlerini kapadığındaki bu karanlıkta sonsuzluk başlardı. Son yudum da bitti. Gaaaaagggghh! Çocuktu. Ama annesi olsa bunu sesli yaptığı için ona kızardı.
            Cebinden kapağı çıkardı. Mahallede oynadığı yerlerden birinde düz bir zemin buldu. Bir de güzel yukarlak bir taş. Taş avucunun içini dolduruyordu. Kapağı düz zemine koydu. Taşala kenarlarına vurdu. Kapak artık dümdüzdü. Bir de tam ortasına iki tane delik açtı. Bunu yapmak zor olmadı. Bir çivi ile kolayca delik açmayı biliyordu. Taşla kapağa bir daha vurdu.Tak, tak, tak! Kapak düm düz oldu. İpe ihtiyacı vardı. Annesinden istemeliydi. Ama diğer çocuklar gibi mahalleyi dolduran bir sesle “aneeeaaaa” diye bağırmazdı. Zili çaldı. Cik, cik, cik! Annesi istediği ipi balkondan sepetle sarkıttı. 4.katta oturuyorlardı. İpi de aldı. Kapağa açtığı iki deliğin arasında geçirdi. Düğümledi. Kapağı ipin üzerinde ortaladı. İki parmağını ipin boşluklarından geçirdi ve kendine doğru kapağı döndürmeye başladı. En son ip burgulu bir hal aldı. Şimdi döndürmeye hazırdı. İki parmağı; biri sağda biri solda... İpi çekti. Oyuncağı hazırdı. Kapak döndü. Fıııırrr, fıııırrr, fııırrr...

Ve mutluluk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder